'Hiç mi sorumluluk hissetmiyorsunuz?'

CHP'li Vekillerden maden kazasına ilişkin değerlendirme..

TBMM Amasra Maden Kazası Araştırma Komisyonunda bulunan ve Amasra Türkiye Taşkömürü Kurumu Müessesindeki (ATİM) komisyon incelemelerine katılan CHP’li milletvekilleri CHP Bartın İl Başkanlığında incelemeyle ilgili değerlendirme yaptı. 

CHP’li vekiller Deniz Yavuzyılmaz, Ünal Demirtaş, Kani Beko ve Aydın Özer’in olduğu açıklamada Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu havalandırma, iş güvenliği, eksik işçi çalıştırılması gibi kazayla ilgili iddiaları dile getirerek şu ifadeleri kullandı: “CHP’li vekiller Deniz Yavuzyılmaz, Ünal Demirtaş, Kani Beko ve Aydın Özer’in olduğu açıklamada Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu havalandırma, iş güvenliği, eksik işçi çalıştırılması gibi kazayla ilgili iddiaları dile getirerek şöyle konuştu; “Türkiye Taş Kömürleri Genel Müdürlüğüne bağlı Amasra Müessesinde yaşadığımız elim bir maden faciasının ardından TBMM’ de bu konunun araştırılması için bir Araştırma komisyonu kuruldu. Bu komisyonun saha çalışması nedeniyle biz Komisyon Üyesi Cumhuriyet Halk Partili Milletvekili mevkidaşlarımla beraber Salı gününden beri Bartın’dayız. Komisyon çalışmaları bir basın açıklaması ile başladı. Müessese de bir inceleme ziyareti yapıldı. Ardından bir bilgilendirme toplantısı yapıldı. Saha ziyaretleri gerçekleştirildi. Adından 6 gurup halinde maden şehitlerimizin ailelerine ziyaretler yaptık.  Biz bu komisyonun CHP’li Milletvekilleri olarak hayatını kaybeden 42 madencimizin ailelerine ve milletimize karşı görevimizi sonuna kadar yerine getirme sorumluluğumuzu bir kez daha sizlerle paylaşmak üzere bir basın açıklaması yapmak üzere buradayız. 

“Hükümetin bakış açısı sorunlu”

Ne yazık ki hükümet ve hükümetin atanmış bakanları 42 evin ocağını söndüren bu faciaya sorunlu bir şekilde bakıyorlar. Bakış açıları sorunlu. Amasra faciası ve tüm maden facialarını kaza, kader edebiyatına bağlıyorlar ve normalleştirmeye çalışıyorlar. Elbette ki bizim görevimiz bu facianın ardından yaşanan eksiklerin tespit edilmesi, ihmaller varsa bunların ortaya çıkarılması, tedbirsizliklerin giderilmesi için atılması gereken adımların belirlenmesi. Ama bunları yaparken de geçmişte yaşadıklarımızı unutmamak gerekir. Bu ülke Soma’yı yaşadı ve bu 301 madenciye mezar olmuş son 20 yılın ikinci maden faciasında bakanlık yapmış kişi şuanda bu Araştırma Komisyonunun Başkanı bu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Amasra’da patlamadan 20 gün önce maden de bulunan bir Enerji Bakanı madeni geziyor ama madende olan sorunlarını birin bile denetleyip denetlemediğini söylemiyor ya da denetlenmediğini bize hala izah edemiyor. 

“Kurum yıllardır liyakatsiz bir şekilde idare edilmiştir”

Türkiye Taş Kömürü Kurumu hem ülkemizin enerji kaynaklarından biri olarak kömürün çıkarılması bakımından hem de bölgenin en büyük istihdam kaynağı olarak bu ülkenin en önemli kurumlarından birisi. Halkımız ve maden işçilerimiz de öncelikli olarak Amasra Müessesesinin be Türkiye Taş Kömürü Kurumunun liyakat ilkeleriyle yönetilmesine ve aslında bu havzanın kamu eliyle işletilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bizde bunu bir kez daha tekrarlıyoruz. Çünkü kurum yıllardır siyasi rantlara feda edilmiş ve liyakatsiz bir şekilde idare edilmiştir. Bunu ailelerin ifadelerinden de görüyoruz, dün aldığımız bilgilendirme toplantılarının sonuncundan da buna ulaşıyoruz. Biz biliyoruz ki; Amasra havzasının yüzde 97’si özel bir şirket olan Hattat Holding’de ve TTK Amasra Müessesesi bu havzanın sadece yüzde 3’üne sıkıştırılmış vaziyette. Yıllardır tek bir kilo bile kömür çıkarmayan bu özel şirkete hala ruhsat rodövans edildiği yetmiyormuş gibi 2019 yılında MAPEK tarafından birde ruhsat verildi. Havzanın belki de bu şekilde bölünmesinden dolayı kısa vadede belki de kapanma riskiyle karşı karşıya olan bir Amasra Taş Kömürü İşletmesi var ve işçiler ne yazık ki neredeyse kendi hallerine ve kendi kaderlerine terk edilmiş durumdalar. Yapılan bilgilendirme toplantısında bu havzanın tekrar kamu eliyle işletilmesi gerektiğini söyledik, TTK’ya işçi alınması gerektiğini bizlerde sendika yöneticileri de ifade etti. İktidar mensubu Milletvekili arkadaşlar bu havzanın kapatılmayacağını, merak edilmemesi gerektiğini söylediler. Göreceğiz, takipçisi olacağız bakalım sözlerinde duracaklar mı? 

“A sınıfı iş güvenliği uzmanları hala neden görevine devam ediyor?”

Sayıştay raporlarına göre dahi asgari en az bin 125 çalışanın istihdam edilmesi gereken bir işletme Amasra İşletmesi. Yıllardır bu sayının yarısından bile az sayıda işçi ile çalışıyor ve üretimine devam etmeye çalışıyor. Yine havalandırma problemi daha önce bütün raporlarda söylendi. 4 senedir çözülmemiş bir havalandırma problemi var. Yine havalandırma problemi daha önce bütün raporlarda söylendi. 4 senedir çözülmemiş bir havalandırma problemi var. Yine bir kez daha sorduk; patlamanın olduğu günde en az 2 kişinin çalıştığı gaz izleme merkezinde neden sadece 1 kişi çalışıyordu o vardiyada? İşte tüm bunlar eksik işçi çalıştırmayla ilgili bir sorun. Ama bu sorunun da cevabını alamadık. A sınıfı iş güvenliği uzmanları hala neden ve nasıl Amasra Taş Kömürü İşletmesinde görevlerine devam ediyorlar? Acaba bu kişiler ciddi şüphelere rağmen, şüpheli değil de belki de yetkili sıfatıyla mahkemelere bilgi mi aktarıyorlar. Bunlarla, ilgili soruların aydınlatılması gerekiyor. Daha önemli başka bir konu soruşturma hala Amasra Müessesesi ile sınırlı kalmış durumda ve Ankara’da belki de işin asıl sorumlularının üzerine gidilmemektedir? Soruyorum, neden soruşturma Amasra ile sınırlı kalmıştır? Bu Amasra Müessesesi Türkiye Taş Kömürü Genel Müdürlüğü Bakanlığa bağlı değil midir? Neden bir tane kişi TTK Genel Müdürlüğünde bir yetkili, bakanlıktan tek bir kişinin savcılıkta ifadesi dahi alınmaz? Neden bu kişiler soruşturmaya dahi ilave bile edilmez? Soruyoruz? Daha kaç gün geçmesini, kaç can gitmesini bekliyorsunuz? 

“Hiç mi sorumluluk hissetmiyorsunuz?”

Biz bilirkişi ön inceleme raporunda sorumluluğu açıkça belirtilen kusurla atfedilen kişiler olduğunu biliyoruz ve kişilerin bazılarının hala TTK Genel Müdürlüğü kapsamında Genel Müdürlükte, bazılarının ATİM Müessesinde korunmaya devam ettiğini görüyoruz. Müessesede ki havalandırma, metan drenajı, kadrolardaki liyakatsizlik ve yetersiz personel istihdamı gibi sorunları patlamanın yaşandığı tarihten çok daha öncesinden TTK Genel Müdürlüğünce bilindiği ancak alınması gereken önlemlerin alınmadığı yönünde ön inceleme raporlarının da olduğunu, Emniyet fezlekesinin de olduğunu biliyoruz. Bunların hepsi basında da yer aldı zaten. Biz CHP Milletvekilleri olarak TTK Genel Müdürlüğü ile adeta ödüllendirilen Kozlu faciasının baş sorumlusunun hala görevinde oturmasını asla kabul etmiyoruz. Amasra’da da yaşanan bu faciadan sonra kendisinin bir kez daha cezasızlıkla ödüllendirilmemesi gerektiğini bir kez daha söylüyoruz. Kendisinin bağlı olduğu Bakanlığa bir kez daha çağrı yapıyoruz. Sayın Enerji Bakanına bir kez daha çağrı yapıyoruz; hiç mi vicdanınız sızlamıyor? Hiç mi sorumluluk hissetmiyorsunuz? Bir kez daha hatırlatıyorum, tüm bunlara rağmen TTK Genel Müdürlüğünün hiçbir yetkilisi sorgulanmadı, ifadeye çağırılmadı. Bu adli soruşturma ayağı olabilir ama 80 gün geçti. İdari soruşturma yapmışlar sonuçlarını göreceğiz. 

“İdari soruşturma yapmışlar sonuçlarını göreceğiz”

Evet bu adli soruşturma ayağı olabilir ama 80 gün geçti. İdari soruşturma yapmışlar sonuçlarını göreceğiz. Onu da ilk komisyon toplantılarında sorduğumuzda Çalışma Bakanlığı Bakan Yardımcısı geldiğinde ‘kurumunuzda idari soruşturma yapıyor musunuz?2 demiştim. ‘Hayır’ demişti. Dün Enerji Bakanlığından gelen yetkiliye sorduğumuzda ise ‘biz kurumumuzda idari soruşturmayı yapıyoruz.’dedi. Göreceğiz hızlı bir şekilde sonuçlanmasını ve adaletin yerini bulmasını temenni ediyorum.  Şimdi tüm bunların aslında sorumlusu ve seyircisi olan hükümet olayın başından beri “olayın takipçisiyiz” diyor ama hiç kusura bakmasınlar Bartın halkını aklıyla da hayatıyla da alay etmesinler. 

“Bir gecede karar çıkaranlar neden maden işçisini bekletiyorlar?”

Dava sürecindeki sıkıntıların yanı sıra maden işçilerimizin bir başka sorunu var. Haftalardır dile getiriyoruz. Olayın ardından 42 yol arkadaşını kaybeden maden işçileri biliyorsunuz idari izinli sayılmıyor. Yani gelecekte hak edecekleri izin hakları kullandırılıyor ve maaşlarını da daha düşük seviyede alıyorlar. İşçilere bu facianın bedelini maden işçilerine ödetmeyin dedik. Haftalardır aylardır söylüyoruz. Dün maden işçisi temsilcisi kardeşimizi hükümet yetkililerine de söyledi. “Cumhurbaşkanlığından bir kararname bekliyoruz” dediler. Bekliyoruz. İşlerine geldiğinde kendi yandaşları için bir gecede bir dakikada karar çıkaranlar neden haftalardır, aylardır maden işçisini bekletiyorlar. Soruyoruz. Çözülecek dediler takipçisiyiz. Maden işçisinin hakkının artık maden işçisine verilmesi lazım. Bu konunun da takipçisiyiz. 

“O koltukta oturanların hiçbir ihmali yok mu?”

Unutmadık. Suudi Kral öldüğünde yas ilan edilen ülkede 42 madencimiz hayatını kaybettiğinde bırakın yası Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun ihalesini bile ertelemediler. Patlamadan 3 gün sonra ATİM’de torbalama ihalesi yapıldı ve hiçbir şey olmamış gibi bu ihale TTK tarafından gerçekleştirildi. Biz bunları unutmadık. Biz aslında her zamanki AKP hükümetinin ve liyakatsiz atamalarının sonucu o koltukta oturanların hiçbir suçu ve hiçbir ihmali yok mu? diye bir kez daha soruyorum. Hani partili Cumhurbaşkanı demişti ya bu işin fıtratında ölüm var. Ben buradan Bartınlı hemşerilerime soruyorum. Öyle mi sevgili hemşerilerim. Bir kez daha vurgulayalım. Öngörülebilir ve önlenebilir her kaza cinayettir. Ve bizim ülkemiz ne yazık ki iş başında ölümlerde Avrupa birincisi. 

“Hâkimlerin davayı vicdanlarıyla değerlendireceğini umuyoruz”

Biz kurulan araştırma komisyonunun gerçekten çalışmalarının kalıcı olmasını ümit ediyoruz. Aslında yaşanan facianın asla ama asla unutulmaması için gereken her şeyi yapacağımızı buradan Bartın’dan Cumhuriyet Halk Partili komisyon üyesi milletvekilleri olarak bir kez daha duyuruyoruz. Bu acıdan ders çıkarılması için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Parti olarak ülkemiz için, milletimiz için bu çalışmaların, bu komisyon çalışmalarının Soma’da olduğu gibi tozlu raflarda kalmaması için elimizden geleni yapacağız. Ve sorumluların tek tek hakim karşısında hesap vereceğine ve o hakimlerin de davayı bağımsız bir şekilde korkmadan vicdanlarıyla değerlendireceğini umuyoruz. Korunan müdürlerin, müdür yardımcılarının bilirkişi raporunda sorumlu bulunanların görevden derhal el çektirilmesi gerektiğini sorgulanması gerektiğini, adalet önünde hesap vermesi gerektiğini bir kez daha buradan duyuruyoruz.

“Halen cevap bekleyen sorular var”

Ortada halen cevap bekleyen sorular var. Bu soruların acilen aydınlatılması gerektiğini, şeffaf bir şekilde kamuya maden şehidi ailelerimize hesap verilmesi gerektiğini bir kez daha tekrarlıyoruz. Neden önlem alınmadı, neden önlem almayanlar nasıl cezalandırılmadı. Havalandırma problemi neden yıllardır ve nasıl çözülmedi ve çözülemedi. Buna rağmen üretim nasıl devam etti. Patlama sonrasında ortaya çıkan raporlar bu patlamanın açıkça geliyorum dediğini gösteriyor. Metan oranları defalarca alarm seviyesini gösterirken üretime kimin onayıyla ve nasıl devam edilmiştir. Bunu denetlemesi gereken bakanlık ne yapmıştır. Kimler ne gibi menfaatler uğruna gerekli önlemleri almadı ve tüm bunların ortaya çıkarılmasını gerektiğini bir kez daha ifade edelim.

“Asla bu işin peşini bırakmayacağız”

 Biz tek bir insan hayatının saraylardan, rantlardan ve rahatlardan daha değerli olduğunu biliyoruz. Ne madencilerimiz, ne madenci ailelerimiz asla yalnız değilsiniz. Amasra faciasını ve maden şehitlerimizi unutturmamak için hep birlikte ant içiyoruz. 42 maden şehidimizi ve onların ardında hem evlatsız kalan anne babaların acılı eşlerin ve yetim çocukların unutturulmasına da asla ama asla izin vermeyeceğiz. Başları önde millete hesap vermek yerine iktidar çatısına sığınıp verdikleri tazminatlarla övünenlere de Bartın halkı gerekli cevabı verecektir.   Onları unutmayacaktır. Bizler Amasra’daki facianın son olmasını ve madencilerimizin aziz hatıraları için bu facianın tüm detayları ile araştırılması için elimizden geleni yapacağımızı bir kez daha söylüyoruz. Söz veriyoruz. Adalet yerini bulana kadar asla bu işin peşini bırakmayacağız.”

“Bazı aileler davaya müdahil olmak için vekalet verdi”

Dava açmaması yönünde madenci ailelerine bir  telkinde bulunulup bulunulmadığının sorulması üzerine Aysu Bankoğlu, “Madenci ailelerinden bize de öyle bilgiler geldi. Kamu tarafından açılan bir ceza davası var. Aileler buna müdahil olabilirler. Görüştüğümüz bazı aileler bu ceza davasına müdahil olabilmek için avukatlara vekalet verdiler. Tazminat davası kısmı davası da kendi bilecekleri bir iş. Bunun için de biraz daha zamanda var. Ama bazı ailelerin ceza davasına katılmak için vekalet verdiklerini biliyorum. Farklı şekilde yönlendirme yapıldığıyla ilgili de bize de duyumlar geldi” dedi. 

“Yangının devam ettiği söyleniyor”

Ocağın ne zaman faaliyete geçebileceğine dair bir zamanın verilip verilmediğiyle ilgili soruya da Bankoğlu “Bu ocağın hayata geçmesiyle ilgili işçilerin talebini sürekli tekrarlıyoruz. Yüzde 97’sinin özel şirkete devredildiği bir havzanın aslında tümünün kamu eliyle işletilmesi gerekiyor. İstihdamın ve kömür çıkarma tonajının artması gerekiyor. Bunu da devlet eliyle yapmak gerekiyor. Şuanda yangının devam ettiği ve gerekli baraj çalışmalarının yapıldığı, bunun içinde belirli kişilerin savcılık izniyle aşağıya indiği söyleniyor. Bu aşamada aslında TTK Genel Müdürü aracılığıyla yapıldığı için bir kamera denetiminde olması hukuki açıdan iyi olurdu. Ama zaten -100 kotunda bu barajların yapıldığı söyleniyor. Bunun dışında ne kadar daha sürecek bununla ilgili teknik bir şey söyleyemiyorum” şeklinde cevap verdi. 
 

Bakmadan Geçme