Bankoğlu'dan Kadınlar Günü mesajı
CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne ilişkin açıklama yaptı.
CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne ilişkin açıklama yaptı.
Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak için tüm dünyada mücadele verdiğini belirten Bankoğlu, Türkiye’nin aşması gereken önemli sorunların da altını çizdi.
Dünyada yeni haklar konuşulurken bizde durum tam tersi
Bankoğlu şunları söyledi: 168 yıl önce Amerika’da kendilerine dayatılan ayrımcılığı reddederek greve giden kadınların örgütlü mücadelesi tüm dünyaya örnek olmuştu. O grevde kadınların tek isteği eşit işe eşit ücret ve çalışma koşullarının iyileştirilmesiydi. O günden bugüne kadınların dayanışması ve mücadelesiyle pek çok kazanım elde edildi. Dünyada kadınlar, bu kazanımları korumak bir yana, eşitlik ve ayrımcılığa karşı mücadelede yeni haklarını elde edebilmek için yine mücadele ediyor. Dünyada siber zorbalığa karşı yeni yasa tasarıları, iş yerinde ayrımcılığın önlenmesi, dijital medyanın ve yapay zekanın toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde nasıl kullanılabileceği tartışılıyor. Önümüzdeki günlerde Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu’nda dünyanın pek çok ülkesinden kadınlar 168 yıl önce mücadelenin başladığı yerde Amerika’da buluşacak ve tartışacak. Bizde ise durum tam tersi.”
Kadınlara sistemli, bilinçli, politik ve ideolojik bir saldırı var
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Türkiye’de kadının evde, işte, sosyal hayatta baş ettiği zorluklara dikkat çekerken İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmış olmanın sorunları büyüttüğünü ve derinleştirdiğini vurguladı: “Peki dünyada kadınlar dayanışmanın ve mücadelenin gücünü kutlarken yeni kazanımları, yeni hakları konuşurken Türkiye’de neler oluyor? Türkiye’de kadınların kazanımları hedef alınıyor. Kadınlar tarihimizin belki de en zorlu günlerini yaşıyor. Kadınlar evde, işte, sokakta, hayatın her alanında yaşam savaşı veriyor. Kadınlara yıllardır sistemli, bilinçli, politik ve ideolojik saldırılar yapılıyor. Sosyal medyada her gün, her ay erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybeden kadınların isimlerini görüyoruz. Türkiye, bilinçli şekilde kadın cinayetlerine karşı duyarsızlaştırılıyor; cinayetler artık olağan hayatın bir parçası gibi sunuluyor. Kadın cinayetleri istatistik veya sayıdan ibaret değildir. Bir kadının katledilmesi, toplumsallığın, yeniliğin, yaratmanın, nihayetinde yaşamın katlidir.”
Kadın cinayetlerinin bir numaralı sorumlusu bu iktidardır
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 20 Mart 2021’de çıkardığı bir kararla İstanbul Sözleşmesi’ni feshine hatırlatan Bankoğlu, “İstanbul Sözleşmesi’nden 4 yıl önce yine Mart ayında keyfi bir kararla çıkıldı. O günden bugüne en az 1286 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Şüpheli ölümler, yaralama, istismar, şiddet olayları bu sayıya dahil değil; sadece “kadın cinayeti” olarak medyaya düşen en az 1286 kadın cinayeti var. Yine 2025 yılının ilk 2 ayında bilinen 49 kadın cinayeti işlenmiş ve 53 şüpheli ölüm haberi basında yer almıştır. Bu sayıları sadece münferit olaylar olarak ele alamazsınız, bu ölümler açık ve net politiktir. Bir kez daha açıklıkla söylüyoruz: İstanbul Sözleşmesinden çıkan, 6284 Sayılı Yasayı hedef alan, laikliği ve Medenî Kanunu tartışmaya açan, kadını katillerine karşı koruyamayan, kadını eve hapseden, “aileye” feda eden, kadın düşmanlarını Meclis’e getiren, kadını nüfus artırma aracı olarak gören, ayrımcılığı meşrulaştıran anlayış, kadın cinayetlerinin bir numaralı sorumlusudur.” dedi.
Kurtuluş reçetesi kadın dayanışmasıdır
Kadınları eve hapsedip hayatın tüm yükünü ona yükleyen, ev içi emeğini görünmez kılan, kadına ailenin ve çocuğun bakıcılığı rolünü atfeden, işe alırken ayrımcılık yapan, iş yerinde eşit işe eşit ücret ödemeyen, mobbing ve tacizi kendine hak gören, faili sokakta şiddet uyguladığında ceza almayacağıyla övdüren, “af” gelecekse ilk katilleri, tacizcileri, istismarcıları önceleyen, kadını erkekle eşit değil, müphem bir eşdeğerlikle niteleyen ve daha sayamayacağımız birçok şekilde cinsiyetçiliği pekiştiren iktidar anlayışının ve uygulamalarının farkındayız. Bu tabloyu tersine çevirecek olan kurtuluş reçetesi kadınların örgütlü gücüdür, kadın dayanışmasıdır. Dayanışma bu toprakların ortak gelecek inşasındaki en kadim duygusudur. Biz CHP olarak ayrımcılığı yaşayan kadınların sesi olduk, mücadele eden kadınların eylemlerinde, davalar açıldığında adliyelerde yanlarında olduk, olmaya devam edeceğiz. Cumhuriyetimizi tarihte olduğu gibi eşitlikte yeniden inşa ederken yine hep birlikte ama en çok kadınlarla birlikte bunu başaracağız. Bu vesileyle 8 Mart’ta hayatını kaybeden kadınları anıyor, eşitlik, dayanışma ve mücadele çağrımızı yineliyorum.