'Ay sonunu getirmek tarih oldu'
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, yeni açıklanan asgari ücrete ilişkin açıklama yaptı.
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, yeni açıklanan asgari ücrete ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamasında 2025’in milyonlarca yurttaş için gelir adaletsizliğinin kalıcı hale geldiği bir yıl olduğunu belirten Bankoğlu, “gidişat değişmezse 2026’nın 2025 yılını aratacağını” ifade etti.
CHP’li Bankoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Örtülü ödeneğin altında halkın ne kadar vergisi var, varlık fonunda neler oluyor, sarayın canavar bütçesi kimlere gidiyor, bilmediğimiz bir yılı daha bitirdik. Yeni asgari ücret felaketinden sonra şimdi de emeklilerin maaş artışı bekleniyor. 2025 yılı; tıpkı daha önceki yıllar gibi çalışanların daha fazla yoksullaştığı, emeklilerin görmezden gelindiği, gençlerin ise geleceksizliğe itildiği bir yıl olarak kayıtlara geçmiştir. Yeni açıklanan asgari ücret, 2025 yılının ekonomik anlayışının açık bir özetidir. 28 bin 75 TL’lik asgari ücret, daha çalışanların cebine girmeden açlık sınırının altında kaldı. Bugün açıklanan rakam, temel yaşam giderlerini geçtik, gıda fiyatlarındaki artışı bile karşılayabilecek düzeyde değildir. AKP asgari ücretli için “ay sonunu getirmek” ifadesini fiilen ortadan kaldırmış; “ay başında borçlanmak” yeni normal haline gelmiştir. Çalışan nüfusun yarısının asgari ücretli olduğu ülkemizde, Saray iktidarının verdiği mesaj açıktır: 7’den 70’e her çalışanı karın tokluğuna çalışıp borçla yaşamaya mahkum köleler ordusu haline getirmek temel hedeftir.
Sosyal devlet anlayışı yerini sosyal ihmale bıraktı
2024 yılı emekliler yılı ilan edildikten sonra emekliler tarihimizin en ağır ekonomik şartlarına yaşamak zorunda bırakıldı. Dünyanın en acımasız nüfus politikası ülkemizde uygulandı; emekli ve yaşlı nüfus, tüm haklarından mahrum bırakıldığı gibi ekonomik olarak da ölüme terk edildi. 2025 yılı da aynı şekilde emekliler açısından adeta bir hayatta kalma mücadelesi yılı olmuştur. Emeklilere seyyanen zam sözü verip, tutmadıklarını bir kez daha gördüğümüz bir yılı geride bıraktık. İŞKUR’da sadece son bir yılda 60-60 ve 65 yaş üstü iş başvurularında yüzde 19’luk bir artış söz konusudur. Yıllarca çalışmış, bu ülkeye emek vermiş ve mutlu ve refah içerisinde hayatını yaşaması gereken yaşta milyonlarca emekli, geçim sıkıntısını çözmek için iş aramaktadır. Gıda fiyatları 2003-2025 arasında 28,6 kat, gıda ise 43,1 kat artmıştır. Bugün geldiğimiz aşamada çalışan da emekli de pazarda değil fileyi doldurmak, pazara çıkmayı bile lüks görmektedir. Emekli maaşları, açlık sınırının oldukça altında, insanca yaşamaktan çok uzaktır. Sosyal devlet anlayışı yerini sosyal ihmale bırakmıştır.
Türkiye artık bir vergi Cumhuriyeti’dir.
2025 boyunca hayat pahalılığı vatandaşın en temel sorunu olmuştur. Gıda, barınma, enerji ve ulaşım giderleri kontrol edilemez biçimde artmıştır. Küçük esnaf ayakta kalmakta zorlanmış, borçluluk hem hanehalkında hem de işletmelerde rekor seviyelere ulaşmıştır. Gelir dağılımında, en zengin yüzde 5’lik dilimin pastadan en büyük payı aldığı, alt ve orta kesimlerin bilinçli olarak yoksullaştırıldığı, sermayesinin bu zengin kesime transfer edildiği politikalar izlenmiştir. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sermaye dostu rasyonel politikaların sonu, milyonlarca asgari ücretlinin, emeklinin, gencin açlık sınırı altında kaldığı bir ekonomi olmuştur. Yine aynı Bakanın vesilesiyle elektrik ve gaz faturalarındaki destek sınırlandırıldı, işsiz evlat vergisi denilen Genel Sağlık Sigortası primi 1981 liraya çıktı. Vergi değil düzenleme diye pazarlandı, zam değil düzenleme oldu. Sadece 2025’te vatandaşın aleyhinde 60’ı aşkın vergi düzenlemesi yapıldı. Türkiye artık bir Vergi Cumhuriyeti’dir.
Asgari ücretliyi enflasyona ezdirmediler
Çok değil 4 yıl önce litresi 8 lira olan benzin şimdi 52 lira. Mesela son beş yılda et yüzde 1197, ekmek yüzde 810, kira yüzde 1114 artmış. TÜİK bile saklayamamış! Hal bu iken milletin parasıyla Somali’ye 30 milyon dolar, Moğolistan’a 50 milyon dolar hibe ettiler. Kırgızistan’ın milletimize olan 113 milyon dolar borcunu sildiler. Durun daha bitmedi; Arnavutluk’a da 12 milyon dolarlık uçak hediye ettiler. Bunlar hesap vermeyen ucube rejimin sonuçlarından sadece birkaçı. Ne demişti Çalışma Bakanı “Bu yıl asgari ücretliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz.” Galiba “çiğ çiğ yedireceğiz” demek istemiş. Korkunç bir gerçeği hatırlatmak isterim. En zengin yüzde 20’lik kesim toplam gelirin yarısını alıyor, bunu kimse unutmamalı.
Ülkeye yapılan en büyük kötülük 5 milyon gencin atıl durumda bırakılmasıdır
2025 yılının en yakıcı sorunu ise işsizlik ve özellikle genç işsizlik olmuştur. Genç işsizlik, artık yalnızca bir ekonomik veri değil, ciddi bir toplumsal krize dönüşmüştür. Üniversite mezunu gençler iş bulamamakta, çalışan gençler ise güvencesiz ve düşük ücretli işlere mahkum edilmektedir. Düşük ücret ve güvencesiz işler artık bir tercih değil, zorunluluktur. Bu ülkeye yapılan en büyük kötülük, ne eğitimde ne istihdamda bulunan 5 milyonluk genç ve dinamik nüfusumuzu atıl duruma iten bu anlayıştır. Gerçek beka sorunu budur.
Türkiye’nin ihtiyacı, açık ve net: hemen değişim
Bugün izlenen yanlış ekonomi politikaları sürdürülürse, 2026 yılı 2025 yılını aratacaktır. Daha da kötüsü, derin yoksulluk, düşük alım gücü, daha büyük sosyal sorunlara neden olacaktır. Nitekim suç istatistiklerindeki endişe verici artış, yalnızca psikolojik değil, ekonomi politikalarının da bir sonucudur. Saray’ın ısrarla sürdürdüğü bu anlayıştan farklı bir sonuç beklemek mümkün değildir. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu tablonun kader olmadığını söylüyoruz. Türkiye tüm zenginliğiyle; emeğin korunduğu, emeklilerin insanca yaşadığı, gençlerin umutla geleceğe baktığı bir ülke olabilir. bunun için algı değil adalet, rant değil üretim, ayrıcalık değil eşitlik gereklidir. bu yönüyle Türkiye’nin ihtiyacı, açık ve nettir: hemen değişim! 2026 yılı bu yönüyle değişimin yılı olacaktır.
Yeni Doğan Çetesi denen bebek katilleri, kadın cinayetleri, MESEM denen kabusta can veren çocuklar, izbe otellerde yaşam mücadelesi veren emekliler, kayıt yaptıramadığı için okula gidemeyen gençler, mülakat kepazeliği ile sınavlarda hakkı yenenler, yine atanmayan öğretmenler, iş cinayetlerine kurban gidenler… 2026 yılının daha iyi geçebilmesi için tek yol seçim ve bir an evvel bu organize yapıdan temizlenmektir. Halkımızın insanlık onuruna aykırı halde yaşamasının, verdiği bu ağır geçim savaşının, borçlu doğan bebeklerin tek sorumlusu AKP’dir. Yeni yılda en büyük dileğimiz hak, hukuk, adalet, eşitlik ve şeffaflığa inanan, sözünün eri, milleti için çalışan bir hükümete kavuşmaktır! Türkiye, AKP’nin kuruluşunda en temel sorun olarak gördüğü yoksulluğun, yolsuzluğun ve yasakların ülkesi haline gelmiştir. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere belediye başkanlarımızı, gazetecileri, öğrencileri hapse atarak Anayasa’yı ve yasaları fiili olarak yok sayarak muktedir olunamayacağı açıktır.